MİLLETVEKİLİ KOCAMAZ: “MİLLETİMİZ HER YIL AYNI FİLMİ İZLEMEKTEN ARTIK BIKTI”
Kocamaz: “Bu bütçede fakir fukara, garip gureba, işçi, memur, emekli, esnaf, çiftçi ve dar gelirli vatandaşlarımız yok sayılmış, hatta dikkate bile alınmamıştır.”

MİLLETVEKİLİ KOCAMAZ: “MİLLETİMİZ HER YIL AYNI FİLMİ İZLEMEKTEN ARTIK BIKTI”
Kocamaz: “Bu bütçede fakir fukara, garip gureba, işçi, memur, emekli, esnaf, çiftçi ve dar gelirli vatandaşlarımız yok sayılmış, hatta dikkate bile alınmamıştır.”
İyi Parti Mersin Milletvekili Burhanettin Kocamaz, 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin 12'nci maddesi üzerine İYİ Parti grubu adına söz alarak konuştu. Mersin Milletvekili Burhanettin Kocamaz’ın konuşma metni:
“Değerli milletim ve sayın milletvekillerimiz; 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin 12'nci maddesi üzerine İYİ Parti grubumuz adına söz aldım. Yüce Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz ekonomik ve sosyal alanda yaşanan sorunlar ve ortaya çıkan olumsuzluklarla her alanda kötüye gitmekte, iktidarsa algı operasyonlarıyla hayal satmaya devam etmektedir. Milletimiz hemen hemen her gün başta akaryakıt fiyatları olmak üzere yapılan zamlar, çocuk istismarı, işlenen kadın cinayetleri ya da sokaklardaki dehşet haberleriyle uyanıyor. Ülkemizde huzurun zerresi kalmamış, vatandaşlarımızın bu iktidara güveni sarsılmış, umudu tükenmiştir. İzlenen yanlış politikalar ülkemizi mutsuz ve umutsuz bir topluma dönüştürmüştür. Bu bütçede fakir fukara, garip gureba, işçi, memur, emekli, esnaf, çiftçi ve dar gelirli vatandaşlarımız yok sayılmış, hatta dikkate bile alınmamıştır. Bütçedeki tek müjde faiz lobilerine ve hazine garantili hizmet için müteahhitlere verilmiş ve onlara ödenecek olan paralar garanti altına alınmıştır. 2025 yılında 1,95 trilyon olan faiz giderleri 2026'da yani bir yıl sonra toplamda yüzde 40,6 oranında artarak 2,74 trilyona yükselmiştir. Böylece, milletimizden toplanan her 100 TL'lik verginin yaklaşık 20 TL'si yatırım, istihdam ve vatandaşların cebine gitmek yerine doğrudan faiz ödemelerine ayrılmıştır. İktidar tarafından "istikrar ve refah bütçesi" olarak nitelendirilen 2026 yılı bütçesi bu hâliyle bize göre tam anlamıyla bir tükeniş bütçesidir.
Değerli milletvekilleri, önümüzdeki yıl vergi gelirleri 7 trilyon TL'den 11 trilyon TL'ye yükseltilirken vergi gelirlerinin yüzde 60'lık kısmı ise yine dolaylı vergilerden sağlanacak. Buna göre, 2026 yılında bırakın iktidarın bazı vergilerden vazgeçmesini, tam tersine, uçan kuştan bile vergi alınacak yani vatandaşlardan kepçeyle alınacak, vatandaşlara dağıtılırken çay kaşığıyla dağıtılacak. Vatandaşların karşısına yine, hep "bütçe dengeleri" diyerek Maliye ve Hazine Bakanı Mehmet Şimşek çıkacak. Çiftçilerimizin ve esnaflarımızın ÖTV'siz akaryakıt talepleri de yine hayalde kalacak. Ücretli kesim için yüzde 15'lerden başlayarak yüzde 40'lara kadar çıkan vergi dilimi uygulaması da aynı şekilde devam edecek ve verginin büyük bölümü önümüzdeki yıl da ücretli kesimler tarafından karşılanacak. AKP iktidarıyla bütçe, yatırım ve istihdam bütçesi olmaktan çıkmış, âdeta faiz ve ceza bütçelerine dönüşmüştür. Bütçede cezalardan sağlanacak gelir de 181 milyar TL'den 262 milyar TL'ye çıkarılıyor. Böylece, trafik cezası gibi cezalar bütçe açıklarını kapatmak ve bütçeye kaynak sağlamak için artırılarak artık kalıcı hâle getiriliyor. Ülkemizde vergide adaletten tamamen uzaklaşıldı; az kazanandan çok, çok kazanandan az vergi alma anlayışı artık devlet politikası hâline geldi. Toplumumuz artık vergide adalet olduğuna inanmıyor, verginin harcanırken israf ve çarçur edildiğine inanıyor. "İtibardan tasarruf olmaz." anlayışıyla başlayan israf politikası kamu kurumlarında tasarruf etmiyor, vatandaşına ise az tüketmeyi ve çok çalışmayı tavsiye ediyor, milleti de maraba olarak görüyor.
Değerli milletvekilleri, milletimiz her yıl aynı filmi izlemekten artık bıktı. Her yıl sonu olduğu gibi, bu yıl sonu da TÜİK marifetiyle enflasyonu düşük gösteriyorsunuz. Böylece; memura, emekliye, asgari ücretli kesime düşük zam yapıyor, vergi, harç, otoban, tünel, köprü, elektrik ve doğal gaz gibi yüksek zamları da yeni yıla bırakıyor, güya enflasyona etki etmesinin önüne geçiyorsunuz ancak ne yaparsanız yapın artık mızrak çuvala sığmıyor. Her yıl yenilenen bu taktik vatandaşlarımıza karşı büyük bir haksızlıktır, büyük bir saygısızlıktır, hepsinden önemlisi de kul hakkına girmektir. Bu milletin ve fakir fukaranın hakkını yemekten hiç mi rahatsız olmuyorsunuz? Ardından da "Çalışanlarımızı enflasyona ezdirmedik." yalanını hiç sıkılmadan söyleyebiliyorsunuz. Mesela yeni yıl için yeniden değerleme oranı yüzde 25,49 olarak daha şimdiden belli olmuştur fakat buna karşılık emekli ve memur zammını belirleyecek olan beş aylık enflasyon farkı emekliler için yüzde 11,20; memurlar için de yüzde 17,55 olarak kalmıştır. Dar gelirli kesime yapılacak olan zam daha ceplerine girmeden en düşük motorlu taşıtlar vergisi 2026 yılında 4.834 TL'den 6.066 TL'ye yükseldi.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gelir dağılımındaki adaletsizlik artmıştır. Ülkemizde nüfusun en zengin yüzde 20'lik kesimi toplam gelirin yarısını yani yüzde 48'ini alırken geriye kalan yüzde 80'lik dar gelirli büyük kesim ise diğer yarısını yani yüzde 51,9'unu almakta. Sizin iktidarınız döneminde orta direk yok edilmiş, toplum, eski bir dizi filmde olduğu gibi zenginler ve yoksullar olarak ikiye ayrılmış, en büyük fatura da sabit gelirli çalışanlara ve emekli vatandaşlarımıza kesilmiştir. Yüksek enflasyon karşısında maaşlar ve ücretler erirken hayat pahalılığı karşısında vatandaşlarımızın alım gücü her geçen gün biraz daha azalmıştır.
Değerli milletvekilleri, TL'deki değer kaybı sürmektedir. En büyük paramız olan 200 TL'lik banknotla 2009 yılında tedavüle ilk girdiğinde 126 dolar alınırken bugün aynı 200 TL'lik banknotla 4,5 dolar alınabilmektedir. Özellikle açlık ve yoksulluk sınırı ile ücretlilerin maaşları arasındaki makas iyice açılmıştır. Açlık sınırı 29.827 TL'ye, yoksulluk sınırı da 97.159 TL'ye yükselmiş; buna karşılık, mevcut asgari ücret ve emekli maaşları yüksek enflasyon karşısında eriyen bir muma dönmüştür. Açıklanan on bir aylık TÜİK enflasyonu sonrasında asgari ücret 6.574 TL erimiş, alım gücü 15.830 TL'ye düşmüştür.
Değerli milletvekilleri, iktidar tarafından sık sık dile getirilen "Enflasyon düşüyor." söylemleri de inandırıcılığını tamamen kaybetmiştir. Vatandaşlarımız enflasyonu TÜİK tarafından açıklanan enflasyon rakamlarının çok daha üzerinde yaşamaya devam ediyor. Zaten düşük olan maaşları günden güne yok olan emekli vatandaşlarımızın, bırakın kiralarını ödemeyi, evlerine 1 kilo et alacak durumları da dahi kalmadı. Başkent Ankara'da Ulus'taki emeklilerimizin kaldığı otel manzaraları sizi hiç mi üzmüyor, bu manzaradan hiç mi hicap duymuyorsunuz? Birçok emeklimiz kira ve gıda harcamaları için çocuklarının eline bakar hâle gelirken bazı emeklilerimiz de emeklilik sonrası mecburen çalışmak zorunda kalmaktadır. İŞKUR'a başvuran 60 yaş üzeri emeklilerin toplam sayısı 26.823'e yükselmiştir. 20 milyon kişinin sosyal yardımlarla ayakta kalmaya çalıştığı ülkemizde, tarihinde ilk kez emeklilerimiz sizin döneminizde sosyal yardımlara muhtaç edilmiş, fitre ya da zekat bekler hâle getirilmiştir. Ayrıca, emeklilerimiz aldıkları 16.881 TL'lik maaşlarla geçinemedikleri ve yüksek kiralarını ödeyemedikleri için huzur evlerinde kalabilmek için torpil aramaktadır. Şu anda huzur evlerinde sıra bekleyen emekli vatandaşlarımızın sayısı 11.057'dir. Emeklilerimiz sizlerin döneminde huzur evi kapısında sıra beklerken hayatlarını kaybetmekte, ucuz et kuyruklarında ömür tüketmektedir. Tüm bu nedenlerle, ülkemizdeki en büyük sorun bizatihi bu iktidarın kendisidir diyor, yüce Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.”


